16 Ocak 2010 Cumartesi

Kanguru Marsel

Spor işte. Gece yatmadan önce Marsel'in maçını livetracker'dan canlı takip ediyorsun. İlk set heyecan kasırgası 5-7 Kindlmann alıyor. 2. set ise Marsel kasırgası. 6-1. Hani sürklase derler ya. Futbol tabiriyle topu göstermedi Marsel. 3. set 102 dakika sürdü tie-break canlı yayınlansa kalp krizi falan görmemek de ayrı bir heyecandı gerçi. Maç geliyor, gidiyor... Nasıl anlatılır ki? 9-11 bitti final seti. Alman'ın yanına atılan tik işaretini görünce insan düşünüyor, bu kadar yakınken nasıl olur diye. Yok mudur bir yolu? Hani rakipten daha çok sayı daha çok oyun kazanıp daha az hata yapan bir adamı nasıl izleyemeyiz ana tabloda diye. İşte orda da Oz Open kuralları giriyor devreye. Kaybetmenin şanslısı olur mu? Az buçuk tenisle ilgilenenler wild card uygulamasından haberdardır. Ama lucky loser konsepti onlara çok yeni. Durum şu: Fransızların şirin çocuğu Gilles Simon sakatlığını turnuvadan 48 saat önce açıklayarak çekiliyor. Bu durumda 92 yılının Danimarkası gibi elemelerin en şahane en mükemmel performansını sergileyip yenilen cengaver anatabloya davet ediliyor. YANİ BU SEFER HEM ALMANLAR HEM BİZ KAZANDIK!!!! Hem öyle böyle değil. Marsel ilk turda kendisinden 520 sıra geride olan bir zamanların Fransa 1 numarası Sébeastien Grosjean ile oynayacak. Grosjean, borusunun öttüğü 2001'de bu turnuvada son 4'e kalmış kaliteli bir oyuncu. Ha son yıllarda sakatlıklarla boğuşan kalıbına sokabiliriz onu da. Sonuçta Marsel eğer dün kazansaydı Red Hot Davidenko ile oynayacaktı. Bu daha mı iyi oldu? Göreceğiz. Marsel ilk turu geçebilir US Open gibi. Sonrasında ise rakibi muhtemelen Rochus'u yenen 2007 finalisti Fernando Gonzalez olacak. Yakışıklı bir maç olur, ha Eurosport'tan izleyebilir miyiz? Belki. Gonzo Güney Amerika'nın Del Potro ile iki atlısı. Naklen yayıncılar 2. tura çıkan ilk Türk'ün ve 2007 finalisti Şililinin (ne zor kelimeymiş be) maçını ekleyebilir günlük programa. Bekleyip göreceğiz. Tebrikler Marsel...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder