30 Haziran 2009 Salı

BİRAZ MANİDAR OLMUYOR MU?

Medya işi biraz abartıyor.

HEPSİ SENİN Mİ?

Ben böyle baksam hapse atarlar.

MERKEZ KORT'TA YENGELER

Mirka Vavrinec, Mrs. Federer


Kim Sears, Mrs. Murray


Brooklyn Decker, Mrs. Roddick


Becky Cartwright, Mrs. Hewitt


Sarah Foster, Mrs Haas




GECE & GÜNDÜZ


Wimbledon'da aydınlanma çağı

C'MON ANDY!!!!!!

Wimbledon son yıllarda gördüğü en büyük desteklerden birine şahit oluyor. Rusedski ve Henman'dan sonra ilk defa gerçekten bir şampiyon çıkarabileceklerine inanıyorlar. Belki de onlara inandıklarından daha fazla. Haksız da değiller. Murray gerçekten çok gelişti geçen seneden bu yana. Uzun rallilerde çok dirençli, servisi çok karakterli ve ayakları çok hızlı. Şapkadan vazgeçince daha da izlenilebilir oldu. Bugünkü maç M. Jackson deyimiyle tam anlamda "Thriller"dı. İlk sette servisi paramparça oldu Andy'nin. Wawrinka zaten boş adam değil eski ilk 10 oyuncusu, olimpiyat altın madalyası var çiftlerde. 2. sette toparlandı ve arka arkaya 2 set aldı. Sonrasında işler yine değişti. Uzatmayacağım ama 5. set olağanüstü bir oyuna ve bir desteğe sahne oldu. Wawrinka belki Murray'i yenebilirdi ama Merkez Kort'ta değil. 4 saate yakın mücadele Murray'in paralel forehand'i ile bitti. Bu destek elbette artarak sürecek. İskoç'u finalde görmek istiyor Britanyalılar. Bu arada olası Federer - Murray finalini kazandığı takdirde Murray, Nadal'ı geçerek 2. sıraya oturacak. 1. sıra elbet sahibinin. Görünen o ki sadece annesi, sevgilisi Kim Sears, eski tenisçi Henman değil, Anglikan kilisesi de arkasında.


WIMBLEDON'DA 2. HAFTA

Esas haftaya geldik. Tablo şekillendi. Çürükler elendi bundan sonrakiler esas oğlanlar. Yani artık maçları daha ayrıntılı değelendirebileceğim. Elbette izlediğim kadarıyla.
Beyefendiler: Federer denklemi basit. US Open 2007 finali tarifesi uyguladı Söderling'e. 1 break = 3-0'lık galibiyet. Ekselansları düşük devirde oynadı ama harika sayıları da vardı. Gerçekten tek el backhand çapraz passing shot'ını görmek dünyadaki sayılı zevklerden. Robin yapabileceğinin en iyisini yaptı denebilir. Career Match-up oldu 12-0: Bırakın 12-0'ı sadece tek set alabildi Robin. Karlovic can sıkmaya başladı. Şu anda dünyanın en iyi servisçisi, Verdasco'yu da tenis oynamadan devirip dünyanın en iyi returncüsü Federer ile eşleşti çeyrek finalde. Bakalım sonucu ne olacak. Novak ve Tommy'ye denecek birşey yok zaten rakiplerinin buraya gelmeleri bile başarı. Eşleşmenin diğer yanında Murray'i kaşarlar bekliyor. Hewitt, kurtçuk Stepanek'i 2-0 geriden gelip 5 oyun vererek 3-2 yendi. Roddick'e servisi yardım etti 3-0. Ancak en büyük alkışı 2. baharındaki Ferrero haketti. Genç rakibi Simon'a set vermedi. Şimdi Murray ile karşılaşacak. Yani kalan 4'ün 3'ü eski dünya 1 numarası. Murray maçına ayrı bi makalede değineceğim.
Hanımefendiler: Ana elendi benim bahis yattı. Feda olsun ona. 2. sette 1-0 öndeyken sakatlandı sol baldırından ve maçı bırakmak zorunda kaldı. Kortu terkederken biraz fazla zırladı ama bu onun bu turnuvayı ne kadar çok istediğini gösteriyor. Sonuçta seribaşı katıldığı US Open 08'den çok erken elenmişti ama gözyaşı falan yoktu. Keza Oz Open 09. Ben sana inanmaya devam edeceğim Ana. Safina, Mauresmo'yu geriden gelerek yendi, çok da zorlandı. RG senaryosuna benzemeye başladı durumu. Lisicki süpriz yaptı, Wozniacki'yi eledi. Çeyrekteki rakibi Dinara. Favorilerimden Radwanzka ise süpriz Amerikan 17'lik Oudin'i yenerek Venus'e rakip oldu. Serena, Daniela'yı rezil etti, Azarenka ile eşleşti. Azarenka yükselmeye devam ediyor. Son olarak Dementieva yine çeyrek finalde. Rakibi ise süpriz İtalyan Schiavone. Tek el backhand'i tokat gibidir uyarıyım. Ama Safin'den bile daha öfkelidir, tersi çok terstir.

THE ROOF IS ON FIRE!!


VE SONUNDA ÇATI KAPANDI! İlk hafta sonunda yapmur bile çiselemeyince "Acaba fuzuli harcama mıydı?" diye düşünenler bugün cevaplarını aldılar. Pazartesine taşınan finaller, 5 gün süren maçlar dönemi artık (kısmen) bitti diyebiliriz. Peki nasıldı çatı?
Safina - Mauresmo erkekler maçında yağan yağmur sonrasında maça 20 dakikadan fazla ara verildi, kortun üstü brandayla kaplandı, çatı yavaşça hareket etti ve tarihi anı yaşadı Merkez Kort'taki izleyiciler. Arkasından da mükemmel bir 5-setlik geldi. Murray yere kapanıp tribünlerin sesini dinlerken İngiltere'de bile hava kararmış, Türkiye'de ise saatler 00:30'u gösteriyordu. Yani artık maçın başladığı gün değildi.
Aslında biraz eski kafalı sayılırım, gelenekleri severim. Ya da yaşlı sporcular gençleri yendiğinde hoşuma gider. Ama hızını almış bir maçın yağmur yüzünden günler sonrasına ertelenmesi konusu beni de hep rahatsız etmişti. Çünkü öncelikle bir tenis seyircisiyim. Ayrıca da Wimbledon'ı hala temsil eden pekçok gelenek korunmakta.
Sonuç olarak çatıyı sevdim. Aydınlatma da muazzamdı. Maç da bir o kadar keyifli olunca inanın bitmesini istemedim 6 oyunda son setin. Öyle bi dönemdeyiz ki Formula'da Singapur yarışı, Türkiye'de Gazi Koşusu da ilk kez gece koşuldular. Oz Open'ın zaten böyle bir derdi yoktu hiç. Kadınlar finalini de aldılar geceye. Yani tenis değişiyor. Bakarsınız ileride ilk gee finalini de izleriz Merkez Kort'ta. Geçen seneyi saymıyorum o alacakaranlıktı. Her anlamda =)

29 Haziran 2009 Pazartesi

Haas, Llodra ve Wimbledon Personeli

Haas ve Llodra maçında yaşanan ilginç olayı duymuşsunuzdur. "Nerden duyacaz" diyorsanız kısa bir özet, Llodra kendini "sağa sola" fazla atınca oram ağrıyo, buram ağrıyo tribine girip kenarda sağlık molasıyla zaman geçirirken Tommy ise sıcaklığını kaybetmemek için top toplayıcı çocuklarla beraber biraz "top yapmıştı". İngiliz medyası elbette bunu haber yaptı ancak Wimbledon çalışanları olayı biraz daha iler götürerek bu anı çerçeveletmeyi daha uygun görmüş. Bulabildiğim kareler bunlar.


FORZA BASEL

Küçük yaşta vaktini futbolla geçiren Federer belki de Basel'in altyapısında kalmayı tercih etseydi, kim bilir belki de sıradan bir futbolcu olup gidecekti. Hala futbol sevgisini kaybermedi Roger. Euro 2008'de Türkiye, İsviçre'yi Arda'nın 90'da attığı golle yendiği su topu maçının ertesi günü çıktığı maç öncesi yaptığı açıklamada "Moralim çok bozuk, dün son dakika golüyle kaybettik" demişti. Sen Basel formasını böyle terletmeye devam et FedEx!

HIRSINDAN MERMERİ DİŞLEYENLER



Thiago Alves

TANE TANE ENSTANTANE









Safina yine 2-0 kazandığı bir maçta kendisine bağırıp çağırırken









Aslında gitsek kaynak olur belki?










WTA'in gözde güzellerinden Wozniacki.










Fernando Verdasco'nun vurduğu top Kaptan Tsubasa'nınkilerden














Troicki raketinin arkasına saklanırken








Herkesin parası yetmiyor Wimbledon'da maç izlemeye. İşte 18. korttaki "Beleş Tribün"

BİRAZ ERKEN BİR KARAR MIYDI?

Bence turnuvanın en büyük hayalkırıklığı hala Nadal'ın eksikliği. Magic-Bird'den beri gelen en büyük spor düellosunun en prestijli arenasında 1 silahı eksik organizatörlerin ve de tabiki seyircilerin. Nadal, dizlerindeki ağrıları "bahane" göstererek turnuvadan çekilmişti 2 gün kala. Bu kararı almasındaki en büyük etken ise Hewitt ve Wawrinka ile yaptığı maçlardaki performansıydı. Memnun kalmamıştı Rafa. Şu anki tabloya bakıyorum da sanırım "çantada keklik" gördüğü ve yenemediği için turnuvadan çekildiği iki rakibi de 2. haftayı gördüler SW19'da. Rafa belki de acele bir karar verdi. Kaldı ki kendisinin oynadıkça açıldığını ezeli rakibi Federer turnuva öncesi söylemişti. Umarım hala kararının arkasındasındır Rafa. Kuzey Amerika Masters serileri ve US Open'da seni görmek dileğiyle...

GÜLMEK SANA YAKIŞIYOR




TIMBERLAND



2 resim arasındaki 7 benzer hödüklüğü bulabildiniz mi? Eğer cevabınız hayırsa yazıklar olsun.

WIMBLEDON'DA 7. GÜN

Geleneksel tatil günü. Maçlar yarın...

28 Haziran 2009 Pazar

YENİ BİR SERVİS KRALI


Yıllardır ATP'nin servis kralı Andy Roddick olarak bilinir. Doğrudur da. Servisi formdayken ancak Federer'sen maçı kazanma şansın vardır. Return'ünün her zamankinden iyi olması gerek. Bazen bu bile yetmeyebilir. Son 2 yıldır servisiyle gündemi meşgul eden yeni bir yıldız Ivo Karlovic. Roland Garros'ta ilk ve son maçında yaptığı 55 ace, Federer ve Gonzalez tarafından sırasıyla anca final ve yarıfinalde geçilebildi. Şu anda Wimbledon'ın da ace lideri. Ama hala elle tutulur bir başarı gelmedi. Belki de servis çalışmayı bırakıp biraz da tenis oynaması gerekiyor. Yoksa vatandaşı Ivanisevic'in başarılarını anca DVD'sinden izler.

BAKALIM NELER OLUYOR

"Bakalım bugün krallığımda neler olup bitiyor."

WIMBLEDON, 6. GÜN


İşler yavaş yavaş kızışmaya başladı. Seribaşları elenmeye devam ediyor, bu da şampiyonluk için iddialı olanların ağzını sulandırıyor. Wimbledon'da 2. hafta öncesi oynanan son günde olanlar şöyle:
Beyefendiler:
Davydenko ve Seppi buraya kadar dedi ve beni şaşırtmayı durdurdular. Ancak şaşırtıcı bir sonuç Ferrero - Gonzo maçından çıktı. Açıkçası JCF'nun formda olduğu aşikardı ama RG yarıfinalisti Gonzo'yu yenmesini beklemiyordum. 4. turda Simon ile karşılaştı. Yense de yenilse de bu turnuvada başarılı eski bir numara. Umarım sezon sonu emeklilik kararından da bir an önce vazgeçer. Sevdiğim tenisçilerden ikisinin maçında "Worm" Stepanek, Ferrer'i geçti. Haas, Murray ve Hewitt yola devam ediyor.
Hanımefendiler:
Elbette Ana ile başlayacağım. Sammy'yi geçti zaten geçmesini beklediğimi yazmıştım. 21 winner, 9 unforced error ile bitirdi maçı. Zaten 10 unforced error altında bitireceği her maçı kazanacağını iddia ediyorum. Bu tur Venus ile karşılaşacak. Son şampiyon formda ama iyi bir Ana bu maçı da alır. Dinara yine finale doğru yürüyor. RG şampiyonu Kuznetsova neredeyse rezil oluyordu. Jankovic de istikrarsız çizgisini sürdürüyor. Bir kez daha 2. haftada yok. Gelecek beklediğim tenisçilerden Wozniacki ve Aga Radwanzka da Wimby'de 2. haftayı görenlerden.

27 Haziran 2009 Cumartesi

BEN YOKKEN WIMBY'DE OLAN BİTEN


Malum haftasonuna giriş, bar, disco, Michael Jackson'un ölümü falan filan bloga uğrayamadım sonuçta da yol yapıyorum işte. O yüzden hemen olan bitenin özetiyle başlıyım, ayrıntıları öteki makalelerde bulabilirsiniz.
Beyefendiler:
İlk 4 seri başı marş marş. Del Potro, abi tokadı yedi. sonuçta bu kortun ağalarından Hewitt. Kaşarların maçını Ferrero aldı. Queen's te bugünlerin sinyallerini vermişti (bi sonraki turda elenirse bakalım nasıl bi kulp bulacağım). Davydenko Wimbledon konusunda kendini aşmaya devam ediyor. Bu sefer iyi konsantre olmuş gibi. Karlovic yine ace kustu. 4 sette 46 ace ile Muhammed Ali'yi geçti. Tsonga'dan halbuki daha iyisini beklerdim. Etkileyici tenis tekniğiyle Gilles Simon'da 3. turu görenlerden. Son olarak Seppi, Blake galibiyetinin sarhoşluğundan çabuk çıktı yola devam ediyor ve Söderling de Roland Garros sonrasında söylediği "kimse beni arka arkaya 11 kez yenemez" sözünün doğruluğunu ispatlamaya çalışacak Federer karşısında.
Hanımefendiler:
Williams'lar rakiplerini tarayarak devam ediyorlar. 2. turun en "güzel" maçında Wozniacki, Kirilenko'yu geçti. Bir o kadar güzel diğer bir maçta da Azarenka, Sorana'yı eledi. Sırplar şimdilik eksiksiz ilerliyor ama Ana'nın bugün işi zor çünkü karşısında çok formda bi Sammy Stosur var. Ama Ana'ya ters gelen bir oyun stili yok. Kalbim Ivanovic'le (ha bi de bahis durumu var). 2. turun belki de en ilginç maçı yıllardır çiftlerde beraber oynayan Ai Sugiyama ve Daniela Hantuchova maçıydı. Genç Slovak maçı alarak geçtiğimiz yılın Oz Open'ından beri ilk kez doğru düzgün bir yere gelebildi bir turnuvada. Çok yetenekli ama daha çok istikrarsız. Penetta İpek'e elenmesine rağmen teklerde yoluna devame diyor. İpek için ayrı bir makale yazacağım. Şimdilik bu kadar. Zaten yine uzun oldu.

25 Haziran 2009 Perşembe

TEK SAYILARIN UĞURSUZLUĞU

Çift sayılı bir yıl gelene kadar bekleyeceğim.O gün hiç gelmese bile önemli değil.Sen çıkıyorsun sonuna kadar mücadele ediyorsun ve sakatlığına ağlamıyorsun ya,o bana yeter şimdilik.Seneyi bitirene kadar olmazsa bu iş,tek sayıların uğursuzluğuna inanmaya devam edeceğim.Orda da olmazsa yenilgilerine yeni bahaneler üretmek zorunda kalacağım.Çok özletme kendini . . .
Wimbledon - 04 , Us Open - 06 , Oz Open - 08

24 Haziran 2009 Çarşamba

BAZILARININ DERDİ BÜYÜK

"Bakalım bu sene hangi kızdan para kazanıcaz..."
Rich-ard Williams

Nereden Nereye


Çıldırtır bu kız adamı. Hayır bu kızı çok sevmemdeki tek neden dış görünüşü değil. Öyle olsa zırt pırt değişir favori WTA oyuncum. Yok derim Wozniacki, Dushevina, Cornet vs. Ana'yı benim için özel kılan en sevdiğim tarz tenisi oynaması. Allah vergisi bir fiziği var, hem uzun hem atletik. Güçlü kollara sahip, tekniği de iyi olduğundan çok güç harcamadan inanılmaz kuvvetli bir forehand çıkartabiliyor. Peki sorun ne o zaman? Neden skorbordda adının yanında (13) yazıyor? Neden maçını 4. kortta oynuyor?
Çok hızlı bir şekilde yükseldi zirveye Ana. Ama öyle hızlı çarptı ki en tepeye, geriye sekmesi de o denli çabuk oldu. NBA'de "çaylak duvarı" dedikleri birşey vardır. İlk senesinde iyi performans gösteren basketçi birdenbire sezonun yükünü kaldıramaz hale gelir ve tepetaklak düşer performansı. Ana'da da aynısını gördük.
Avusturalya Açık 2008'de yeni raketiyle ilk kez sahadaydı Ana, Adidas'ın mükemmel dizaynı mavi bir elbise içinde. Kortun rengine uygun elbiseyle Ana önüne geleni deviriyordu. Maçlarını güneş tepedeyken oynadı çoğunlukla, finale kadar bir hayli bronzlaştı. Yarı finalde bir Hantuchova maçı var ki kendisi de maçtan sonra en iyi geri dönüşü olduğunu söylemişti. Finalde rakip Masha idi. Vincent ile izledik maçı cumartesi gece 4'te. Elbette iddiaya girmiştik. Kazanan kaybedene Moda'da kahvaltı ısmarlayacaktı. Maç bitti, Maria turnuvanın kopyası bir maç daha oynadı, set vermeden 3. Grand Slam'ini 3. farklı sahada aldı. Ana ise üzgün değildi. Yükselişteki Sırp tenisi o turnuvada patlamış, Novak erkeklerde kupayı kucaklarken Ana çiğköfte tepsisi ile gülümseyerek poz veriyordu. Hemen arkasından muhteşem bir Sony Ericsson turnuvası performansı. Bu sefer kupayı 2 Sırp da kucaklamıştı. Justine Henin'ın beklenmeyen vedası ile Maria ilk Ana 2. sıraya yerleşti sıralamada. Fena geçmeyen bir toprak kort sezonu ardından muhteşem bir final. 41 oyun ve tek set verdiği Roland Garros'ta mutlu sona ulaştı Ana. Finalde tenisin Hector Cuper'i Safina'ya oyun oynatmadı adeta. Federer'in 4 oyun alarak kaybettiği finalin acısını biraz olsun hafifletti bünyemde. O kadar hakimdi ki tüm turnuva boyunca maçlara, artık 1. sırada oturduğu bayanlar tenisinde "acaba yeni bir dönem başlıyor mu?" sorularını akıllara getirmeye başlamıştı bile. Sağlam 1-2 sponsorluk anlaşması haziran ayında geldi. Artık tüm dünya adını biliyordu ve tenis kortları dışında da çokça boy göstermeye başlamıştı. İşte yazının başında bahsettiğim zirve de tam burası. En elit sporlardan biri olan teniste henüz 21 yaşında arzuladığı yere gelmiş bir yıldız olarak ayak bastı Wimbledon'ın içmenine. Birisi fazla sulamış olacak çimleri, toprak bataklık olmuştu ve Ana'yı küt diye yuttu. Bu noktadan sonra denecek pek birşey yok. Ana'yı o dönemden beri Pekin'deki Verdasco flörtü ve US Open'ın en erken elenen 1 numaralı seribaşlarından olduğu dışında adını duymadık desek yeri. Sıralamada geriledi, daha zorlu rakiplerle eşleşti, sakatlandı, saçmaladı vesaire. Seneyi 5. sırada tamamladı, off-season başlamadan da Belgrad'dan Basel'e taşınarak Federer'in komşusu oldu.
2009 senesi rezalet başladı ve rezalet sürüyor Ana için. Önceki seneden korumasi gereken puanları korumayı bırak çeyrek finalden öteyi gördüğü tek turnuva yine Sony Ericsson'du. Finali ise Zvonareva'ya kaybetti muazzam bir rüzgar ve uçuşan poşetler eşliğinde. Geldik çim kort sezonuna. Hazırlık turnuvası Eastbourne'da ilk turda tokadı yedi. Hadi dedim 1 hafta durmadan idman yapar hazır başlar Wimby'ye. Bugün de sezonun geri kalan kısmından farklı değildi Ana. ilk seti verdi Çek rakibine, 2. sette 2 servis kırdı rahat aldı ama 3. sette ecel terleri döktü, döktürdü. Servis kırdı 5-4 öne geçti, servisini kırdırdı 5-5 yaptı. Rakip servisine tutundu 6-5 yaptı durumu. Ana servis attığı oyunda 40-15'de öne geçmesine karşın Hradecka'ya durduk yere 2 maç sayısı şansı verdi. 150 km'nin üzerinde 3 servis atarak kontrolü eline aldı skoru 6-6 yaptı, sonrası ise malum. seti 8-6 alan Ana yukarıdaki resimdeki pozda şükretmeye başladı.
Sorun ne peki bu kızda? Yetenek olmadığı aşikar. Yeteneksiz kimse 2 GS finali göremez 1. olamaz. Mental olduğu kesin. Bir kere çok sabırsız. Puanı hemen bitirmeye çalışıyor ve hataları kendisi yapıyor. Bu aslında olumlu. Yani değiştirmek elinde. Ama bir o kadar da zor. Roland Garros sonrası bir kez daha koçunu değiştirdi. Yine dikiş tutmadı dedi. Böyle giderse bu turnuvada da çeyreği görmesi imkansız. Yeni bir koç daha mı? Sanmıyorum. Ama mental olarak güçlenmesi için koçtan ötesine ihtiyacı var. Yoksa bugün onun şampiyonluğuna bastığım 10 lirayı (ki iddaa'daki oran 1'e 18 - 11 ay öncenin 1 numarası için muazzam bir oran) Taksim'de bar girişine vermediğim için haftaya değil bu hafta pişman olacağım.

WİMBY'DE 2. GÜN

En prestijli turnuvada 2. gün de bitti. Tekler mücadeleleri tamamlanmayan Dent - Gimeno Trever maçı dışında sona erdi. Muhtemelen Amerikan kaybedecek. Zaten reklam filminde Agassi-Graf çiftinin oğlundan da zoraki bir sayı alıyordu. 2. gün sonunda da "Vay anasını" diyeceğimiz bir süpriz olmadı. Hemen yorumlara geçiyorum. Bu sefer ve bundan sonra bölerek devam edeceğim. Biz de İngiliz geleneklerine uyalım bari, geleneklerden zarar gelmez.
Beyefendiler:
Seribaşları Kiefer ve Safin dışında aynen devam ediyor. Safin beni şaşırttı daha ziyade üzdü. Kariyeri biterken daha çok izlemeyi isterdim. Blog'un diğer yazarı Vincent'in de düşünmüş olacağı gibi "yine maçın ilk puanını kaybedip kafayı ona takmıştır". Sonrasında da saçma sapan challange'larda bulunmuştur heralde. Maçını izlemedim bir yorum yapamam. Kiefer için üzülmedim çünkü Santoro'yu çok severim. 3-0 gayet etkileyici bir skor "Le Magicien" için. Onun da yüksek teknik barındıran vuruşlarını görme fırsatım olmadı malesef. Keza Ferrero. Queens'ten sonra burda da iyi bir iş çıkaracağa benziyor. Roddick fena değildi, yeni imajıyla Chardy'yi geçti. Zaten Chardy o eski iğrenç saçlarının yerine ne yapsa yakışacaktı. Diğer ilk 10 oyuncuları ise mükemmele yakındı. Nadal'ın yokluğunun onların da ağzını sulandırması lazım. Murray'e gelirsek... Kendrick onu bi hayli zorladı. Açıkçası güzel de bir maçtı. Murray top-form'da değil ama turnuvanın en ciddi 2. şampiyonluk adayı olduğunu gösterdi. En çetin maçsa son seti 12-10'a uzayan Hanescu Navarro maçıydı. Rumen zor da olsa kazandı. NTV Spor'un "Yeni Federer Bulundu" diyerek duyurduğu Dimitrov ilk turda dolabını toplamak zorunda kaldı. Gulbis'i özlemiştik. Davydenko'nun 2. tura çıkması ise kendi açısından tarihi bir başarı.
Hanımefendiler:
Shvedova dışında kortun tozunu attırdı denebilecek bir maç olmadı. Safina yine galip gelirken salladı durdu kendine. Venus ise rahattı. Turnuvanın gizli favorilerinden Wozniacki, 39 yaşındaki Japon efsane Kimiko Date'ye bir set verdi. Ana çok zorlandı ama ona ayrı bir yazıda değineceğim. Ona yeni bir makale değil kitap az gelir. Söylenecek çok fazla ve çok az şey var. Dokic için üzüldüm. Hala fitness sorunu var diye yazıyordu Wimbledon sayfasında. Efsanesi burda doğmuştu, Oz Open'da da yeniden doğuş sinyalleri vermişti. Bu yaştan sonra saman alevi gibi parlayabileceği birkaç turnuva dışında pek fazla adını duyacağımızı sanmıyorum. Bu sene patlama beklediğim oyunculardan Aga Radwanzska 2. tura geçti ama Alize Cornet beni çok şaşırttı. 1990 doğumlu şehlanın WTA maçlarındaki etek boyları dışında gündeme gelmesine daha var gibi gözüküyor. Sam Stosur yükselişi sürdürüyor. Tenisi bayağı iyi, RG'de etkileyici idi. Kuznetsova ve bu yaz İstanbul'da izleyeceğimiz Zvonareva bir kazaya uğramadılar.
Turnuvanın ilk günlerinde çok fazla maç oluyo ya... Hepsiyle ilgili birşey yazmak çok zor. İlerleyen turlarda maçlarla ilgili daha çok noktaya değineceğim merak yok.

23 Haziran 2009 Salı

ÇİMLERİN ARASINDA BİR PRENSES


Bu kortlar seni çok özledi be güzelim.Uzun süreli sakatlanma kredini kullandın ve rakiplerinin yeterince afilli gözükmesine izin verdin.Şimdi sıra tekrar GrandSlam adisyonunu açtığın kortlarda.Sen dokuz ay boyunca dinlenirken sıralamada seni geçen rakiplerine bu oyunun nasıl oynandığını hatırlatma zamanı şimdi . .
İlk tur maçı ter atmak için iyi bir fırsata dönüştü rakibin tırmalamasından ötürü.Sana turnuva ateşini daha ilk günden verdi,sakat omzu biraz daha ısıttı falan.Çeyrek finale kadar gidecek bu iş en kötü.Oraya gidene kadar da SW19'a gelen tenis severlere heyecanı bol,adrenalini yüksek maçlar izleteceğinden de kuşkum yok hani . .

BU SEFER ŞANSIN YOK NANDO!!!

Fernando, o jölesiz saçlarla işin çok zor bu sefer. Tişört kolları da kapıyor ooooh hiç şansın yok. Bu turnuvada sadece "single"da mücadele edicen.

HEY JUDE



İnsan aktör olunca da pazartesi işbaşı yapmıyo...