7 Temmuz 2009 Salı

KRALLARIN OYUNUNUN EN KRALI


Tam 100'den fazla rekor. Sadece 6 yıl içinde. Duracağa da benzemiyor. Bu yüzlerce rekordan benim için en büyük önem taşıyanlar ise şunlar:
  • En çok Grand Slam kazanan: 15
  • Çim ve sert kortta arka arkaya ne çok maç kazanan: 65 ve 57 (ikisini de bozan Rafa).
  • En çok Grand Slam finali oynayan: 20 (kaybettiklerinin hepsi Rafa'ya)
  • Arka arkaya en çok Grand Slam yarı finali oynayan: 21 (en yakını 10)
  • Arka arkaya en uzun süre sıralamada 1. kalan: 237 hafta (en yakını 160)
  • Open Era'da Kariyer Grand Slam'i yapan 2. oyuncu olma, ki Roland Garros, Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası hikayesine dönmeye başlamıştı. (diğeri Agassi)
  • Open Era'da en çok mini takvim Grand Slam'i: 3 (eğer US Open gelirse 4)
Tüm bunların yanında çerezleri var belirttiğim gibi. Yüze yakın rekoru burada sayamayacağım ama beni en çok etkileyenler bunlar oldu. Açık dönemdeki rekorların çok büyük bir yüzdesini Rafa-Roger paylaşıyor. Birinin sahip olmadığına diğeri sahip. Son günlerin en popüler tartışması "Gerçekten en büyük O mu". Evet en büyük o. Neden en büyük o? Bence bunun 2 sebebi var. Bitmeyen devamlılığına geçen sene eklediği tek eksiği. KAYBETMEK. Kaybetmek de vardı oyunda Roger bilmese de. Federer geçen sene "Kaybetmeyi" de öğrendi. 1. sırayı, kalesi Wimbledon'ı, Roland Garros'ta tabiri yerindeyse namusunu (6-1, 6-3, 6-0), Avusturalya Açık 2009'da sinirlerini. Karizması çizildi tüm zamanların en şahane sporcusunun. Bu sene hasat yılı olur diyorlardı, Madrid'e kadar kupasız geldi. Madrid'de finalde Rafa'yı Rafa'da yenince olan oldu dere tersine akmaya başladı yeniden. Sonrasını biliyorsunuz. O günden beri de harcıyor karşısına çıkanı. 2 set, 3 set, 5 set. 39 oyun verse de yeniyor, gerekirse 50 ace atıyor, gerekirse 2-0 geriden geliyor.
Peki yeni bir en iyi çıkabilir mi şu anki teniste? Nadal'ın 6'sı onun da büyük bir tenisçi olduğunu gösterir. Ama en iyi değil. Olabilir mi, zaman gösterecek. Nitekim ATP'nin Superman'e bulabildiği tek kriptonit o. O da Federer'e karşı 4 sene dayanabildi, karşılığında dizlerini verdi. Federer bu süreçte aynı dizleri aldığı 15 Grand Slam'de kendini yere atarken yumuşatıcı olarak kullandı. Sporda en büyük başarı devamlılık. Devamlılığı sağlayan en büyük özellik ise istek, arzu, motivasyon, ne derseniz işte. O içten gelen patlayıcı güç. Federer'de bu var mı? Kazandığı her Grand Slam'in ardından gözyaşları içinde kendini yere bırakışına bakın. Cevap orda saklı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder